Geçtiğimiz gün dünyanın en yaşlı
ormanlarından birini barındıran Zonguldak’ın Alaplı ilçesindeki Gümeli Tabiat
Anıtı’na gittik. Asıl amacımız Gümeli Tabiat Anıtı’nda yer alan dünyanın en
yaşlı ilk beş ağacından biri, Anadolu’nun da en yaşlı ağacı olan “4120”
yaşındaki Gümeli Porsuğu’nu görmekti. Bunun için arabamızla “dehşet verici” bir
dağ yolunu geçmemiz gerekti. Dehşet verici ifadesi bile yolu tanımlamak için
bana göre yetersiz. Zira kadim porsuk ağacına giden yolun bir tarafında sarp
kayalıklar, diğer tarafında derin uçurumlar var. İki arabanın yan yana
geçmesine imkân vermeyecek şekilde son derece dar olan bu virajlı yolda virajları
alabilmek ustalık gerektiriyor. Yolun üstü sarp kayalıklardan kopup gelmiş
sivri kaya ve taş parçaları ile tümsek ve çukurlarla dolu. Son derece dar olan
topraklı yolun altı ise neredeyse boş. Bu açıdan yol sanki üzerinde birden
fazla araç varken yıkılıp çökecekmiş gibi. İki arabanın burun buruna gelmesi
durumunda ise ne olacağı tam bir muamma. Zira kaçabilecek bir cep bulmak için geri
geri epey bir mesafe katetmek gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra porsuğa giden dehşet
verici yolun başlangıcında sarp kayalıklardan akan sudan oluşan bir su
birikintisini geçmek gerekiyor. Bu su birikintisinin debisinin yağmurun şiddetli
olduğu havalarda özellikle bizimki gibi yere yakın bir arabayla geçilemeyecek
kadar yükselebileceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu yüzden açık ve
güneşli havalarda ve/veya yerden yüksek bir araçla porsuğa gitmekte fayda var. Yolun
büyük bir kısmında telefonların çekmediğini de eklemem gerekir. Porsuk yolunun
tehlikeli özelliklerini yazmak istedim. Çünkü özellikle bizim gibi porsuğa ilk
defa gidenler ve yol bilgisi olmayanlar, yolu gördüğü zaman dehşete kapılıp
geri dönmek isteyebilirler. Fakat porsuk yolu, geri dönmek için çok geç, sonuna
kadar gitmek için de tehlikeli bir yol. Yine de tüm bu tehlikesine rağmen yolun
sonunda bana göre muhteşem bir güzellik barındırıyor: Kadim Gümeli Porsuğu…
![]() |
Kadim Gümeli Porsuğu |
Bronz çağına tarihlenen 4120 yaşındaki Gümeli Porsuğu hem Zonguldak’ın çok önemli bir jeomirası hem de dünyanın en yaşlı ağaçlarından biri olması sebebiyle bir dünya mirası. Yolunun çok tehlikeli olması beni bir açıdan sevindiriyor zira Gümeli Porsuğu’nun insanlar tarafından zarar görmezse 4000 yıl daha yaşama ihtimali var. Bu bakımdan ulaşımı zor bir yerde olması onun için önemli bir avantaj. Gümeli Tabiat Anıtı’nda Gümeli Porsuğu kadar yaşlı olmasa da 1900 ve 1100 yılı aşkın iki kadim ağaç daha bulunuyor. Pek çok yaşlı ağacı bünyesinde barındıran bu kadim orman bana Tolkien evrenindeki entleri hatırlatıyor.
![]() |
Entlerin efendisi Ağaçsakal görseli |
Tolkien evrenindeki toprakta
yetişen her şeyden sorumlu tanrısal Valar’dan (yüce varlık) biri olan Yeryüzünün
Kraliçesi Yavanna’nın düşünceleriyle yarattığı entler, ağaçların çobanlarıydılar.
Öfkeleri korkunç, bilgelikleri ise yüce olan entler ağaçların ve Orta Dünya
bitkilerinin koruyucularıydılar. Çok büyük ve yaşlı olan Ağaçsakal ise entlerin
efendisiydi. Bu açıdan Gümeli Porsuğu’nu Ağaçsakal’a benzetiyorum. Çünkü o da
tıpkı Ağaçsakal gibi heybetiyle ve yaşıyla bulunduğu kadim ormanın efendisi
olarak tüm görkemiyle ziyaretçilerini karşılıyor. Hiçbir insanın sahip olamayacağı
denli uzun bir ömrü ve haşmetiyle insanları büyülüyor. Onu görmeye gelenler
belki de bu sebeple onun binlerce yıllık geniş gövdesine sarılmak istiyor. Çünkü
o, binlerce yıldır sapasağlam duran gövdesi, dökülmeyen yeşil iğne yaprakları
ve albenili kıpkırmızı meyveleriyle yaşam, sağlık ve güzelliği hatta belki de
ölümsüzlüğü çağrıştırıyor…
![]() |
Porsuk meyvesi |
Hiçbir insanoğlunun göremeyeceği
denli uzun olan sekiz bin yıla kadar ömrü olacağının düşünülmesi sebebiyle ölümsüzlüğü
çağrıştıran porsuk ağaçları, insanları tüm haşmetiyle ve kadimliğiyle
büyüleyebileceği gibi insanlar için ölümcül de olabiliyor. Zira porsuk ağacı,
insanı öldürebilecek zehre sahip ağaçlardan biri. Tüketilmesi hâlinde zehir
kana karışarak öldürücü olabiliyor. Bu nedenle son derece çekici görünen
kırmızı meyvelerini tüketmemekte ve porsuk ağacına yaklaşırken temkinli olmakta
fayda var. Tüm bu ölümcüllüğüne rağmen porsuktan elde edilen bir ilacın kanser
tedavisinde kullanılması, porsuğa “hayat veren” bir özellik de kazandırıyor. Dolayısıyla
hem uzun ömürlü olması hem de zehirleyerek ölümcül olabileceği gibi tedavi
ederek hayat verici de olabilmesi, onun pek çok kültürde ölümü ve yeniden
doğuşu sembolize etmesini beraberinde getiriyor. Ölüm ve yeniden doğuşu simgelemesi,
porsuk ağacının dayanıklı, uzun ömürlü ve her dem yeşil çam, sedir ve selvi gibi
diğer ağaç türleriyle beraber mezarlık ağacı olarak tercih edilmesini de
açıklıyor. Demek ki ölümlü insanoğlu, ona göre ölümsüz sayılabilecek porsuk
ağacına sarılarak ömrüne ömür katmak, ölülerinin bulunduğu mezarlıklara onu
dikerek de ölen kişinin yeniden doğmasını sağlamak (reenkarnasyon gibi) veya
hatırasını her zaman canlı tutmak gibi amaçlarla porsuktan medet umuyor.
Siz de zorlu porsuk yolunu aşmayı
göze alabiliyorsanız insan ömrünü aşkın kadim Gümeli Porsuğu’nun görkemiyle
büyülenebilirsiniz. Dağ yolunun tehlikesi size her dakika ölümü çağrıştırırken
yolun sonundaki 4120 yıllık kadim porsuğun sapasağlam duruşuyla bir anda ölümsüzlükle
karşılaşabilirsiniz. Ölüm ve ölümsüzlük arasındaki bu yolculuğun sonunda
ulaştığım kadim Gümeli Porsuğu’nun gövdesine sarılırken aklımdan geçenler, 4120
yaşındaki porsuğun bana çağrıştırdıklarıydı bu yazdıklarım.
Harikulade bir yazı ve anlatım olmuş tebrikler
YanıtlaSil