Tüketim kavramı sadece
pazarlamacıların ilgilendiği bir kavram değil, içerisinde iktisat, psikoloji,
sosyoloji ve felsefe gibi pek çok disiplini barındırması açısından disiplinler arası
bir kavramdır. Zira önceki yazılarımda bahsetmiş olduğum gösterişçi tüketim
kavramı, iktisatçı ve sosyolog Veblen tarafından literatüre kazandırılmıştır. Bu
yazımda tüketimde gösteriş etkisinden farklı olarak tüketimi etkileyen ve
birbirinin karşıtı olan iki kavramdan bahsedeceğim: Züppe (snob) etkisi ve sürü (bandwagon) etkisi.
Bir şey satın alırken aldığınız
şeyin sadece size özel, ulaşılmaz, orijinal, başkaları tarafından satın
alınması zor ve/veya başkaları üzerinde görülme ihtimalinin bir hayli düşük
olması gibi özelliklere dikkat ediyorsanız züppe etkisi altındasınız demektir. Tüketimde
züppe olan kişiler için en önemli şey, gösterişçiler gibi ürünün fiyatının bir
hayli yüksek olması değil, diğerleri tarafından tüketilmemesi durumudur. Yani
tüketimde züppe kişiler ürünün fiyatıyla ilgilenmezler, ürünün sadece
kendilerinde olmasıyla ilgilenirler. Pazarlama literatüründe yenilikçiler
ve/veya erken benimseyenler olarak da isimlendirilen züppe tüketicilerin yeni
çıkan bir ürünü hemen deneyerek risk almalarının ardında işte bu “züppe etkisi”
denen psikolojik kavram yatmaktadır. Ürünün sadece kendilerinde olmasının
getirdiği haz, girdikleri risk ile kıyaslandığında bir hayli yüksek olduğundan
züppe tüketiciler kendilerini her zaman kazançlı görürler.
Züppe tüketicilerin hazzı, sahip
oldukları orijinal ürünlerin orijinalliği gidene kadar, başka bir deyişle ürün
çoğunluk tarafından tanınıp benimsenene kadar devam eder. Sonrasında ise züppe
tüketiciler, sahip oldukları bir zamanlar orijinal olan ürünlerinden nefret
etmeye ve onları elden çıkarmaya başlarlar. İşte bu durum, ikinci el
piyasasının oluşmasındaki temel motivasyonlardan biridir. “Çok az kullanılmış,
sadece 1 kere giyilmiş” vb. ibarelerle satılığa çıkarılan pek çok ürün, sahibi
züppe bir tüketici olduğu için satılıyor olabilir. Züppe tüketici (yani bu
durumda satıcı) bu ürünlerin satışından elde ettiği kazancı, yeni züppe mallar,
yani orijinal, henüz kimse tarafından keşfedilmemiş malları satın almak için
araç olarak kullanır. Yeni “züppe” mallar satın alındıktan sonra yeni bir döngü
başlar:
Evet züppe tüketicilerde durum
böyle iken sürü etkisindeki tüketici ne yapar? Sürü etkisindeki tüketici züppe
tüketicinin yaptığının tam tersi şekilde tüketim alışkanlığı gösterir. Çoğunluk
ne tüketiyorsa o da onu tüketir, çoğunluk neyi satın alıyorsa o da onu satın
alır; çünkü ona göre vardır çoğunluğun bir bildiği, hatta çoğunluk ne derse
doğrudur. Bu tüketici tipine de koyun tüketici diyelim. Koyun bir tüketici için
ne ürünün orijinalliği, ne de parası önemlidir. Onun için önemli olan o ürünün
çoğunluk tarafından talep görmesidir. Marka seçimini, giydiğini, yediğini,
içtiğini, kısacası her şeyi çoğunluğun seçimine göre belirler koyun tüketici. Züppelerde
“orijinal olma”, "ulaşılamama" gibi amaçlar varken koyunlarda “göze batmama” amacı vardır. Bu yönüyle
züppeler toplum içinde çoğu zaman “aykırı” tipler olarak tanımlanırken koyunlar
ise “sıradan” tipler olarak bilinirler. Alışveriş sitelerinde “bunu alanlar
bunları da satın aldı” gibi ifadeler, koyun tüketiciyi cezbetmek için yapılan
pazarlama stratejilerindendir. Bu ifadelerden züppe bir tüketicinin etkilenme
ihtimali ise yok denecek kadar azdır.
Tüketim çoook karmaşık ve
sebepleri açısından açıklanması hayli zor bir kavramdır. Ayrıca sosyal bilimler
için 1+1=2 demek ya da “bunun sebebi kesin budur” gibi deterministik bakış açısıyla yorum yapmak imkansıza
yakındır. Bu açıdan bakıldığında herkesin satın aldığı şeyleri satın alan bir tüketiciyi
direkt “koyun” kategorisine koymak ne kadar zor ise orijinal ürünler peşinde
koşan tüketiciyi de “züppe” kategorisine koymak o kadar zordur. Zira tüketim
alışkanlıklarının ardında gelir, sosyal çevre, kişilik özellikleri, vb. pek çok
belli sebepler olabileceği gibi derin ve çözümlemesi zor psikolojik sebepler de
olabilmektedir. Dolayısıyla sayın okur, kendini "gösterişçi", "züppe" , "koyun" veya diğer tüketici kategorilerinden birine ya da daha fazlasına dahil etmeden önce pek çok unsuru göz önünde bulundur. Ya da bulundurma, "kategori dışıyım" de. Ve kategori dışı olmanın hazzını, o kategoriye sosyal bilimciler tarafından bir isim verilene kadar çıkar=)) Ne de olsa seni en iyi sen bilirsin. Bu son cümleyi kurmuşken Matrix'e selam göndermeden olmaz:
"Temet Nosce!"
"Kendini Bil!"
Züppe ve koyundan yola çıkıp olayı Matrix'e bağladığıma göre artık yazıyı burada bitirsem iyi olacak=)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder